"Ne, çocuk istemiyor musun?"

Balkan kökenli, 20'li yaşların ortalarında, bekar ve üstüne bir de çocuk sahibi olmayı planlamayan bir kadın mı? Yazar Maria Lovrić-Anušić, toplumun buna tepkisini anlatıyor. Maria mutlu ve çocuk istemediği kararını kendisi için çoktan verdi. Birçoğu hem mutlu hem çocuksuz olma kavramanın nasıl bir arada mümkün olabileceğini anlayamasa bile.

Maria Lovrić-Anušić, fotoğraflar: Zoe Opratko

Zoe Opratko
Zoe Opratko

 

Müstakil bir ev, bir koca ve üç çocuk. Çevremdeki birçok insan için hayal olan şey bana bir kâbus senaryosu gibi geliyor. Kariyer sahibi olmak, çok seyahat etmek ve herhangi bir yükümlülük altına girmeden dünyayı keşfetmek istiyorum. Belki bir noktada evlenme fikrine alışabilirim ama çocuk istemiyorum. Bu çocuklardan nefret ettiğim anlamına gelmiyor, sadece başka bir insanın sorumluluğunu almak istemiyorum. Bunu akraba ve tanıdıklara söylediğimde ise bunu kimse anlamak istemiyor. Bir kadın nasıl olur da kariyer sahibi olmayı bir çocuğa tercih eder? Bu hiç yakışık kalmaz.

 

 

Kritik bir dünya görüşü

Kariyerli kadınlara yönelik bu antipati tesadüf değil. Hem kendi ülkem olan Hırvatistan'da hem de Balkanların geri kalanında, bir kadının hayatının önceden belirlenmiş ve her şeyden önce inanılmaz derecede eskimiş bir imajı var. Doğar, okula gider, ev işlerine yardım eder, evlenir, çocukları olur ve kocası işe giderken ev hanımı ve anne olarak yaşar. İnsanlar "bu hep böyleydi" diye görüşlerini değiştirmek istemiyorlar. Bu geleneksel imaja direnen herhangi bir kadın sadece alay konusu olur ve ciddiye alınmaz. "Yaşlandıkça fikrini değiştireceksin" standart cevaptır. Bu inanılmaz derecede sorunlu, çünkü Balkan topluluğunun yaşlı kuşağının genç kadınlara sadece çocuk doğurmak için buradalarmış gibi hissettiriyor ve kişisel arzularının hiç önemi yokmuş algısını yaratıyor.


"Ne, çocuk istemiyor musun?"

Henüz yirmili yaşlarının başında olan ve Bulgaristan'dan gelen bir tanıdığım bana en az iki çocuğu olmasını istediğini ve aslında yakın zamanda evlenmek istediğini anlattı. Her zaman bir ev hanımı olmak istediği için öğretmenlik eğitimini zaten sadece bir meşgale olarak tamamlayacaktı. Kaç çocuk istiyorum sorusuna verdiğim cevap onu biraz şaşırttı. "Ben çocuk istemiyorum" dedim. Ona yüksek lisansımı bitirme ve tamamen gazeteci olma hayalime konsantre olma planlarımdan coşkuyla bahsettim. Ne de olsa yirmili yaşlarımın ortasındayım ve hâlâ önümde koskocaman bir hayat beni bekliyordu. "Ne, çocuk istemiyor musun? Ama o zaman hayatının ne anlamı var ki?” diye yanıtladı. İsteklerime ve hayallerime cevap bile vermedi. Böyle bir şeyi nasıl telaffuz ettiğimi bile anlamakta zorlanmıştı. Akrabalarım da bana sıklıkla "Kad ćeš se udat?" sorusunu soruyorlar, bu da "Ne zaman evleneceksin?" gibi bir anlama geliyor. Neden bana eğitimimin nasıl gittiğini ve kariyerim için ne gibi planlarım olduğunu sormuyorlar? Ah evet, çünkü ben 24 yaşında bekar bir kadınım. Biyolojik saatim işliyor ve çok geç olmadan bir adam bulmanın zamanı geldi. En azından doğrudan söyleyemeseler de bana asıl söylemek istedikleri bu. Zaten beklentilerimi de biraz düşürmeliyim çünkü cinsiyetçi veya ırkçı bir erkekle evlenmek istememek hayattan fazla büyük beklenti olabilir. Ne de olsa kendine odaklanan ve çok fazla talepte bulunan bir kadın, hemen bencil olarak etiketlenir.

.
Foto: Zoe Opratko

 

Yaşlılık garantisi olarak çocuklar

İleride çocuk sahibi olmayı hayal bile edemiyorum dediğimde en sık sorulan sorulardan biri de “Yaşlanıp ve güçten düştüğünde sana kim bakacak?” sorusu. Bu hayatın döngüsü, yaşlandığınızda size bakan çocuklarınız olmalı. Bunu ne zaman duysam, kendime bu insanların gerçekten çocuk sahibi olmak mı yoksa güvenli bir emeklilik planı mı yapmak istediklerini soruyorum kendime. Ya bu çocuklar gelecekte başka bir kıtaya taşınırlarsa veya ebeveynlerine bakacak kadar para kazanamazlarsa? O halde ilgisiz ve nankör mü sayılacaklar? Çok eskilerde bu çocuk sahibi olmak için yaygın bir gerekçe olabilir ancak bugün kendimizi gelecek için güvence altına almak için yeterli seçeneğe sahibiz ve bu sorumluluğu yüklemek için kesinlikle dünyaya çocuk getirmemize gerek yok. Şahsen ben bunu ahlaki değerlerimle asla bağdaştıramazdım.

"Asla bir erkeğe bağımlı olma!"

Şanslıyım ki, hiçbir zaman ailemden evlenmek ve anne olmak için baskı hissetmedim. Hatta tam tersine. "Asla bir erkeğe bağımlı olma!" – sözünü hayatım boyunca babamdan duydum. Çocukken, bunu neden bu kadar sık ​​vurguladığını asla tam olarak anlamadım. Erkek aileyi destekliyorsa bunda bu kadar kötü ne olabilir ki? Çevremde hep böyle görmüştüm. Kadınlar anne ve ev hanımıydı ama yine de mutlu görünüyorlardı. Ancak zamanla, onun bu kadınlarda mutlu annelerden daha fazlasını gördüğünü fark ettim. Çok az para kazanan ve %100 kocalarına bağımlı yaşayan kadınlardı. Kocalarından ayrılmaya asla cesaret edemezlerdi. "Erkekler gelir ve gider, senin hala evlenmek ve çocuk sahibi olmak için yeterli zamanın var." Okulu bitirip kendi paramı kazanmam onun için önemliydi, böylece kendi ayaklarım üzerinde durabilir ve maddi sebeplerden dolayı kötü muameleye tahammül etmek zorunda kalmazdım. Bu cümleleri içselleştirdim ve babamın ilerici yaklaşımının benim de tavrımı şekillendirdiğine inanıyorum. Çocuklar benim kişisel dünya görüşüme uymuyor ve evlilik benim için sadece bir tür olumlu bonus. Ama hayatım bu bonus olmadan da tatmin edici olabilir.

.
Foto: Zoe Opratko

 

Çocuk isteseniz de istemeseniz de kesin olan bir şey var: bir kadının herhangi bir şey yapması zorunlu değil. Kimsenin sana istemediğin bir şey dayatmasına izin verme. İnsanlara her kadının kendi başarısını çocuklarda görmediğini ve birçok kadının çocuk sahibi olamayacağını ve bu soruların son derece incitici olabileceğini daha iyi açıklamalıyız. Hala anlamıyorlar mı? O halde bu insanları çevrenizde gerçekten isteyip istemediğinizi düşünün. Evlenip çocuk sahibi olmak veya kariyer yapmak isteyip istemediğiniz tamamen size kalmış. Hangi yolu seçtiğiniz önemli değil - kendi istekleriniz doğrultusunda birini seçtiğiniz sürece, bu sadece doğru yol olabilir. Kendi adıma, ne istediğimi biliyorum ve hepsinden önemlisi: Ne istemediğimi biliyorum. Ve artık kimsenin beni buna ikna etmesine izin vermeyeceğim. Bunun için bir bencil olarak adlandırılıyorsam da buna tamamım.

 

Maria Lovrić-Anušić 24 yaşında ve Viyana'da büyüdü. Serbest gazeteci olarak çalışıyor ve aynı zamanda gazetecilik okuyor.

Anmelden & Mitreden

1 + 0 =
Bitte löse die Rechnung